Ayrıca, farklı işleme birimleri arasındaki koordinasyon gereklidir. Örneğin, ön arıtma etkisi iyi değilse, biyokimyasal tank daha büyük bir baskı altında kalacaktır. Tersine, biyokimyasal tankın çalışması istikrarsızsa, bu da atık sudaki sülfür içeriğinin standardı aşmasına neden olabilir. Bu yüzden bunu bir bütün olarak düşünmeli ve her yönü yakından takip etmeliyiz.
Özellikle arıtılması zor olan yüksek sülfürlü atık su ile karşılaşırsanız, birden fazla yöntemi birlikte kullanmanız gerekebilir, bu da sözde kombinasyon işlemidir. Örneğin, önce üfleme yöntemiyle bir kısmını uzaklaştırın, ardından daha fazla arıtma için biraz oksitleyici madde ekleyin ve ardından mikroorganizmaları iyice kontrol etmek için biyokimyasal havuza girin. Biraz zahmetli olsa da, işleme etkisinin standardı karşılamasını sağlayabilir.
Elbette, işleme süreci boyunca güvenlik konularına öncelik verilmelidir. Hidrojen sülfür toksik bir gazdır ve yüksek konsantrasyonlar zehirlenmeye ve hatta yaşamı tehlikeye atabilir. Bu nedenle, operasyon sırasında, personel koruyucu önlemler almalı, gaz maskesi takmalı ve çalışma alanında iyi havalandırma sağlamalıdır. Bazı kimyasal maddeler kullanılıyorsa, kazaları önlemek için doğru depolama ve kullanım yöntemlerine de dikkat edilmelidir.
Genel olarak, gelen sudaki yüksek sülfür içeriği sorunuyla başa çıkmak için tek bir yaklaşım yoktur ve özel durumların vaka bazında analiz edilmesi gerekir. Önce kaynağı bulun, ardından konsantrasyonun ne kadar yüksek olduğunu ve işleme sisteminin buna ne kadar dayanabileceğini kontrol edin ve ardından uygun yöntemi seçin, bu bir veya birkaç yöntemin bir kombinasyonu olabilir. Ayrıca, bu sorunu çözmek ve atık suyun standartlara uygun olarak deşarj edilmesini sağlamak için arıtma süreci boyunca sürekli izleme, ayarlama ve deneyim birikimi gereklidir. Bu sadece çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda gereksiz sorunları da önler.
Ayrıca, farklı işleme birimleri arasındaki koordinasyon gereklidir. Örneğin, ön arıtma etkisi iyi değilse, biyokimyasal tank daha büyük bir baskı altında kalacaktır. Tersine, biyokimyasal tankın çalışması istikrarsızsa, bu da atık sudaki sülfür içeriğinin standardı aşmasına neden olabilir. Bu yüzden bunu bir bütün olarak düşünmeli ve her yönü yakından takip etmeliyiz.
Özellikle arıtılması zor olan yüksek sülfürlü atık su ile karşılaşırsanız, birden fazla yöntemi birlikte kullanmanız gerekebilir, bu da sözde kombinasyon işlemidir. Örneğin, önce üfleme yöntemiyle bir kısmını uzaklaştırın, ardından daha fazla arıtma için biraz oksitleyici madde ekleyin ve ardından mikroorganizmaları iyice kontrol etmek için biyokimyasal havuza girin. Biraz zahmetli olsa da, işleme etkisinin standardı karşılamasını sağlayabilir.
Elbette, işleme süreci boyunca güvenlik konularına öncelik verilmelidir. Hidrojen sülfür toksik bir gazdır ve yüksek konsantrasyonlar zehirlenmeye ve hatta yaşamı tehlikeye atabilir. Bu nedenle, operasyon sırasında, personel koruyucu önlemler almalı, gaz maskesi takmalı ve çalışma alanında iyi havalandırma sağlamalıdır. Bazı kimyasal maddeler kullanılıyorsa, kazaları önlemek için doğru depolama ve kullanım yöntemlerine de dikkat edilmelidir.
Genel olarak, gelen sudaki yüksek sülfür içeriği sorunuyla başa çıkmak için tek bir yaklaşım yoktur ve özel durumların vaka bazında analiz edilmesi gerekir. Önce kaynağı bulun, ardından konsantrasyonun ne kadar yüksek olduğunu ve işleme sisteminin buna ne kadar dayanabileceğini kontrol edin ve ardından uygun yöntemi seçin, bu bir veya birkaç yöntemin bir kombinasyonu olabilir. Ayrıca, bu sorunu çözmek ve atık suyun standartlara uygun olarak deşarj edilmesini sağlamak için arıtma süreci boyunca sürekli izleme, ayarlama ve deneyim birikimi gereklidir. Bu sadece çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda gereksiz sorunları da önler.